Fiziksel aktivite ve obezite: Bir kişi antreman yaparken vücutta ve başta ne olur?

Pin
Send
Share
Send

Obezite, kardiyovasküler bozuklukların görülme sıklığını artıran bir halk sağlığı sorunudur. Obezite tedavisi ile ilişkili toplam tıbbi bakım maliyeti yılda 140 milyar doları aşıyor.

Araştırmacılar obezitenin yaşamın çeşitli yönleri üzerindeki etkilerini inceliyorlar: sosyal etkileşimlerden zihinsel bozukluklara. Egzersiz kilo azaltır, refahı arttırır ve depresyon ile başa çıkmanıza yardımcı olur. Ancak, şişmanlığın istisnasız herkese zarar verip vermediği hala bilinmiyor.

Egzersizler vücudu nasıl etkiler?

Amerikan Kalp Birliği, BKİ'yi 25 puanın üstünde olan hastalarda kilo azaltmayı önerir. Kilo kaybı metabolik sendrom, insülin direnci, diyabet, hipertansiyon ve diğer hastalıklar geliştirme riskini azaltır.

Klinik olarak anlamlı kilo kaybının (başlangıç ​​vücut ağırlığının ≥% 5'i) kalp krizini önlemeye yardımcı olduğu gösterilmiştir.

Egzersiz, yorgunluk, kolesterol hissini azaltır ve kanın pıhtıları çözme yeteneğini arttırır. Fiziksel aktivite sırasında, “stres hormonu” olan kortizol konsantrasyonu da azalır.

Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatmaya yardımcı olur ve fizyolojik, psikolojik ve sosyal yaşam üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Yaşam boyu fiziksel aktivite yapılırsa, çeşitli zihinsel bozuklukların olasılığı azalır.

Fiziksel aktivite, beyni obezitede nasıl etkiler?

Düzenli egzersiz, yeni sinir hücrelerinin oluşumunu ve beyin dolaşımını uyarır. Çalışmalarda, yürümenin ve koşmanın çocukların okuldaki entelektüel potansiyeli ve performansını artırdığı tespit edildi.

Fareler ile yapılan deneylerde, egzersizler uzaysal hafıza geliştirmekte ve konsantrasyonları arttırmaktadır.

2009 yılı bilimsel bir incelemesinde, bilim adamları sürekli egzersizin Alzheimer'ı geliştirme riskini azalttığını güvenilir bir şekilde buldular.

Depresyon ve obezite bulunan hastalarda ruh hali düzelir ve intihar davranışı riski de azalır.

Obezite herkese zarar vermez mi?

Kilo kaybının faydalı etkilerinin kanıtlanmadığı tek grup, yerleşik kalp ve damar hastalıkları olan kişilerdir.

Son araştırmalar, kalp hastalığı olan obez insanların zayıf insanlardan çok daha uzun yaşadığını göstermektedir. Fransız bilim adamları fenomeni "obezite paradoksu" olarak adlandırdılar.

Bilimsel kanıtların çoğu doğada epidemiyolojiktir, bu nedenle ters nedensellik dikkate alınması gereken önemli bir faktör olabilir. İlişkinin gerçekleşme derecesini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Mevcut literatür, kalp damar hastalığı olan aşırı kilolu yetişkinlerin hala egzersiz yapması gerektiğini göstermektedir. Bununla birlikte, obezite paradoksu ile ilgili daha fazla araştırma, hastaların yaşamlarını uzatmasına yardımcı olacaktır.

Fiziksel aktiviteler her zaman yararsız mıdır?

Fiziksel egzersizler ne kadar çok yapılırsa sağlık yararları da o kadar fazla önyargılı. Abartma, çünkü sadece işe yaramaz değil, aynı zamanda çeşitli organlara zarar verir. Egzersiz, özellikle uygun olmayan bir şekilde gerçekleştirildiklerinde genellikle komplikasyonlara eşlik eder.

Yatmadan 2-4 saat önce spor yapmak tavsiye edilmez, çünkü uyarıcı hormonların serbest bırakılması uykuya dalmayı engelleyebilir.

Egzersizin birçok olumlu etkisine rağmen, oksijen tüketiminin artmasının oksidatif strese neden olduğu önerilmektedir. Bunun kısa vadeli atletik performansı etkilediğine dair bir kanıt yok. Ancak yorucu egzersiz çalışmaları, Danimarka'daki çalışmaların gösterdiği gibi kalp hastalığı riskini artırıyor.

Orta derecede egzersiz, stres sırasında salınan serbest radikallerin üstesinden gelmeye yardımcı olan antioksidan savunmayı geliştirir.

Bazı vitaminleri yemek, hücrelere serbest radikallerin zarar vermesini önler.

Egzersiz, sağlıklı insanların ömrünü arttırır ve kardiyovasküler hastalıkları önler. Bununla birlikte, bazı hasta grupları üzerindeki etkisi iyi anlaşılmamıştır. Bilim adamları “obezite paradoksunun” ne kadar doğru olduğunu ve bununla ne yapmaları gerektiğini bulmak zorundalar.

Pin
Send
Share
Send